son 30 günde en çok ne okundu?

28 Temmuz 2024 Pazar

küçük iskender'e göre tüketmek fiili


yazmaktan çokça, oldukça, manyakça keyif aldığım bir yazı başlığı daha sunacağım sizlere. şiirlere dair yorumlama yazıları yazarken, geriye dönüp onu okurken çokça keyif alıyorum. umuyorum ki sizler de aynı keyfi alırsınız, şimdi sizlere küçük iskender'in "hasta hayat depoları" isimli sel yayıncılğa ait kitabındaki 67 nolu şiiri sunuyor, buna dair sizlere kendimce yorumlamaya başlıyorum.

"67.
İçinde insan barındırmayan herşey beni besliyor. Daha çok
nesnelerden, nesneye hükmeden aşk ve hiddet koşullarından
yanayım. Aşk ve hiddeti insana ait saymıyorum; aşk ve hiddet,
doğanın harekete geçiş mekanizmasıdır. İçinde canlı barındıran
herşey tüketici! Yapıcı taraflar da dahil bu tüketişe! Diyalektik
idolüne göndermelerle eğlenmiyorum. Doğruyu söylüyorum:
DÜNYAYI KONTROLÜ ALTINDA TUTAN TEK FİİL,
TÜKETMEKTİR!"

şimdi daha henüz şiirin başlangıç cümlesi ile zaten mükemmel bir giriş yaparak, şiirden anlamamız gerekeni bize sunuyor sayın iskender. içinde insan barındırmayan her şeyi kendisinin beslediğin belirterek, benim anlamlandırdığım şu ki, insanlardan uzaklaştıkça daha çok kendini bulabildiğini ve daha çok kendini geliştirebildiğini anlatmaya çalılştığını düşünüyorum. beslenmek nedir çünkü ilk olarak ona bakmamız gerek. hadi gelin ciddi ciddi beslenme sözcüğünün sözlükteki manasına bakalım.

"Vücut için gerekli besin maddelerini alma; tagaddi."

oradaki tagaddi kısmına takıldıysanız hemen söyleyeyim, çünkü ben de takıldım. arapçada beslenme anlamına geliyormuş, o sebeple eklenmiş anlam kısmına.

vücut için gerekli besin maddeleri, evet ama şairin buradaki beslenmekten kastı bence daha çok ruhun beslenmesi ve biraz da gelişmek manasında bir beslenme. insan barındırmayan şeylerin kendisini, ruhunu beslediğini belirtmek istiyor olabilir yani bu nedenle. sonrasında da zaten aslında bu anlama geliyor. "daha çok nesnelerden, nesneye hükmeden aşk ve hiddet koşullarından yanayım." yani, insanlardansa, bu gibi şeylerle zaman geçirmeyi daha uygun buluyor, bu şekilde gelişimini sağladığını belirtiyor, aşkla. hiddetle. gelin bir de hiddetin kelime manasına bakalım. her anlama dikkat etmeye çalışıyorum çünkü mümkn oldukça şiiri keyifli ve güzel bir doğrultuda yorumlamak istiyorum.

şimdi hiddet, direkt olarak öfke anlamına geliyor sözlüğe göre, o nedenle ben de öfke kelimesinin anlamına baktım ve şunu buldum.

"Engelleme, incinme veya gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisi; kakınç, kızgınlık, celal, hırs, hışım, hiddet, gazap."


yani küçük iskender burada aşk ve hiddet gibi iki önemli olguyla daha çok olgunlaşabildiğini ve gelişebildiğini aktarmaya çalışıyor diye yorumladım ben. şiirin devamında da mesela bu iki durumu insana ait saymadığını belirtiyor. "aşk ve hiddet, doğanın harekete geçiş mekanizmasıdır." diyor sayın iskender. yani aslında bu iki olguyu insana değil de bizzat doğaya bağlıyor. buradan da aslında şunu çıkarabiliriz. küçük iskender, insanla kalmaktansa, doğa ile doğanın çeşitli unsurlarıyla kalmayı terch ettiğini belirtiyor. şiirlerinin de genel olarak kaynağını bu şekilde oluşturduğunu düşünüyorum. bu yorumu şiir dışında yapıyorum, bunu söylememin sebebi diğer şiirlerini de çokça okuyor ve okumaya devam ediyor oluşum.

sonrasında, şiirin diğer yarısında bambaşka bir kısma geçiyoruz, hemen o kısmı yeniden ekliyorum.

"İçinde canlı barındıran
herşey tüketici! Yapıcı taraflar da dahil bu tüketişe! Diyalektik
idolüne göndermelerle eğlenmiyorum. Doğruyu söylüyorum:
DÜNYAYI KONTROLÜ ALTINDA TUTAN TEK FİİL,
TÜKETMEKTİR!"

bu kısımdan çıkardığım yorumu cümle cümle değil de direkt olarak yapmak istiyorum. küçük iskender burada bana kalırsa biraz da şiirin ilk kısmındaki sözlerinin nedenini açıklıyor. insan barındırmayan şeylerden beslendiğini söylüyordu, sebebi de bu işte. insanın daha doğrusu canlı olan her şeyin bir şekilde her şeyi tüketiyor olduğunu belirtmesi. burayı anlamlandırırsak gerçekten de durum böyle, hayatta mümkün oldukça daima bir tüketme halindeyiz. şuan mesela en basitinden ben bu yazıyı yazarak zevkimi tüketiyorum, bu yazıyı yazmak bana çokça keyif ve zevk veriyor. bu yazıdan sonra belki bir film izleyerek o filmi tüketmiş olacağım kendi içinde, yahut birkaç şiir okuyarak o şiirleri de tüketip bitireceğim. genel olarak yaşam hep bir şeyleri tüketmek halinde, daima bir şeyleri tüketiyoruz, durmadan, uyurken dahi. uyurken de yaşamımızın sürelerini tüketiyoruz. durmadan, durmak bilmeden bir tüketme hali.

fakat şiirin sonunda da işin doğrusunu belirtiyor. dünyayı kontrolü altında tutan tek fiilin tüketmek olduğunu belirtiyor. 

nedir bu tüketmek?

"Kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek; yoğaltmak:"

sözlüğe göre tamamen bu anlama geliyor, bundan hariç iki anlamı da var ancak ben bu anlamından bahsedeceğim. yoğaltmak da bu arada yine tüketmek anlamına geliyor, bunu da belirtmiş olayım.

genel olarak savaşların sebebi de bu. tüketmek, ama savaşlar neyi tüketiyor, insanları. neden tüketiyor? daha fazla tüketebilmek için, ülkeler, kendi ülkeleri daha çok tüketebilsin diye, daha çok işgal ediyor, daha çok insan tüketiyor ve bu şekilde kendi vatandaşları daha çok tüketiyor. yani genel olarak her şeyin temelinde bir tüketmek sözcüğü mevcut. bu sebeple gerçekten de küçük iskender'in dediği gibi, dünyayı kontrol altına alıyor. aslında düşününce, bu yandan bakınca gerçekten çokça acımasızca bir olay. hani uyuyarak tüketmek değil, ya da bir şeyler yiyerek falan bundan bahsetmiyorum. acımasızca bir tüketmek halinden bahsediyorum burada.

cinsel arzuların uğruna birilerinin tüketilmesi. yahut ülkelerin daha fazla tüketebilmesi adına daha çok yerleşim yeri işgal ederek birçok insanı tüketmesi. en basitinden insanların yaşadıkları ülkelerin vergilerinden dolayı tüketilmesi. her şeyde var bu tüketmek anlayacağınız. küçük iskender'in şimdi şiirin en başında söylediği,  "İçinde insan barındırmayan herşey beni besliyor." cümlesi, daha bir anlam kazandı, en azından benim için.

saygılarımla, güzellikle kalın.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder