son 30 günde en çok ne okundu?

15 Temmuz 2024 Pazartesi

ötenazinin bir insan hakkı olduğu gerçeği

 



bu yazımda ötenazinin, aslında genel anlamda yasal hale gelmesini ve insanın birçok durumunda buna karar verebilmesi gerektiğine dair bir şeyler sunmak istiyorum siz kıymetli ve değerli okuyuculara.

ötenazi konusunu araştırdım bir miktar, en öz şekliyle söylemem gerekirse, çaresi bulunmayan hastalar tarafından birtakım ülkeler tarafından uygulanabilen bir ölüm yöntemi. acılı yahut acısız onu bilmiyorum. fakat çaresi bulunmayan hastaların belki kendi belki de ailesi tarafınadn karar verilen bir yöntem diye düşünüyorum. kendisi tarafından şöyle o anki hasta eğer buna karar verebilecek boyutta bilinci açıksa kendisine de sorulduğunu düşünüyorum, düşünce yani sadece.

fakat ben bu ötenazinin yani bunu farklı şekilde nasıl anlatayım, ölüm hakkı diyelim. ölüm hakkının genel anlamda her insan için uygulanması gerektiğini düşünüyorum. her insandan kastım şu, örnek vereyim TCK'da 32. madde vardır. aynı şekilde ekleyeceğim.

"Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur."

bunu şu sebeple örnek verdim. diyelim ki bir hastalığı olmayan insan ölmek istiyor. sadece dünyada yaşamı sevmiyor, yahut her ne kadar bir yaşam hakkı var ise de, (bkz: avrupa insan hakları sözleşmesi madde 2) ve insan eğer yaşayamıyorsa insanca yahut insanca yaşadığını hissedemiyorsa, kimsenin zorla yaşamını sürdürmesinin doğru olduğunu düşünmüyorum. bunun bir tercih olması gerektiğini düşünüyorum. bu ruh, bu vücut ve bu hayat benim hayatım ise. bunu sonlandırmak da yine bana ait olmalı. bunu herhangi bir maddenin herhangi bir kısıtlamanın sınırlama getirmesini doğru bulmuyorum.

yukarıdaki ilk cümlemden devam ediyorum, nasıl ki yaşam hakkı var ise, ölüm hakkı da olmalı. isteyenler için. ve diyelim ki bir insan ölmek istedi, öncesinde buna dair bir rapor almalı. yani ölüm düşüncesini gayet kendi düşüncesiyle verdiğini, bu düşüncenin sonucunu kavradığına dair artık hangi meslek grubu, psikiyatrist mi ya da bambaşka bir doktor mu verir bilemiyorum. yahut belki heyetçe verilen bir rapor. ya da buna özel bir alan olur ve bu alandan alınan rapor doğrultusunda, bu kişinin bu kararı kendi düşüncesiyle verdiği, herhangi bir maddenin altında olmadığına dair bir belge verildiği takdirde, bu kişi istediği zaman hayatını doktor gözetiminde sonlandırabilmeli diye düşünüyorum.

her ülke bu ötenazi hakkını sunmuyor, hatta çoğu ülke sunmuyor diye biliyorum. ve sunan ülkelerde de yazının başında belirttiğim üzere çaresi olmayan hastalıklara dair kullanılan bir yöntem. ama ben bu ötenazi hakkının genele yayılmasını ve isteyen insanlar tarafından uygulanabilmesi gerektiğini düşünüyorum.

herkes yaşayamıyor neticede yaşamak istiyor belki yaşayamıyor. ya da gayet hiç yaşamak istemiyor da olabilir. bu kişinin kendi düşüncesi ve kendi arzusu. siz 20 yahut 25 yaşlarında olan, yaşamayı hiç arzulamayan ölümü isteyen bir insana, yapacak bir şey yok hayatının sonuna kadar bu şekilde yaşayacaksın derseniz, siz buna yaşam hakkı vermiş olmuyorsunuz. aksine siz bu kişiye bu şekilde işkence yapmış oluyorsunuz. o insan belki 60 belki daha fazla yıl daha bu şekilde sürünecek. yaşayacak demiyorum bakın, sürünecek. yaşamaktan mutlu olmayan biri nasıl yaşayabilir. yahut yaşamaktan mutlu olmama kavramını da geçelim. genel olarak yaşam hakkının sadece hakta kaldığı ancak bu hakkın verilmediğini varsayalım. insanca yaşayamadığınızı varsayalım, vardır böyle ülkeler elbette ki. sizin insanca yaşayamamanız adına bütün sınırlamaları koyan ve bütün zorlukları karşınıza çıkaran ülkeler ve yönetim sistemleri elbette ki mevcuttur. 

son olarak da söylemek istediğim, kendini ölüme hazırlayan birine de sen yaşayacaksın demek çok ağır bir işkencedir, ama işte bu işkence de suç sayılmaz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder