son 30 günde en çok ne okundu?

16 Temmuz 2022 Cumartesi

küçük iskender'in balkon değiştirmekten kastı neydi?

  



şimdi sizlere daha evvelden, nazım hikmet ve cemal süreya'nın şiirlerine dair yorum, anlamlandırmaya ilişkin yazılarımı sunmuştum, bu defa da bunu küçük iskender'in  hasta hayat depoları isimli  şiir kitabındaki 77 nolu şiirinin üzerinden yapacağım. şiiri hemen ekliyorum.

"77.
Türkiye'yi değiştirmek gibi bir derdim yok benim. Kendimize
yakışan insanlarla çekiliriz. Yaşadığın yeri arzuladığın yere
benzetmeye çalışma! Ben evimin balkonuna masa koyamam,
saksılarla bezeyemem.
Çünkü boyutu belli: Hiçbir şey sığmıyor! Bu coğrafyanın da
boyutu belli. Bazı şeyler sığmıyor! Kültür mozaiği sığmıyor,
hümanizm sığmıyor, özgürlük sığmıyor! Bir balkon sefası için
bina yıkılmaz! Basar gider, daha geniş balkonlu bir yere
taşınırsın. Bu kadar basit!"

bu şiiri önceleri okumuştum, dün gece yeniden okudum ve bu şiiri anlamlandırmak istedim. daha düşük sözcükler ve cümleler yardımıyla.

ne diyor şiirde bakalım.

en baştan başlayalım, değiştirmek gibi bir derdi olmadığını söylüyor Türkiye'yi.  zira bunun sebebini de şu örnekle açıklıyor. evinin balkonu. hani evlerimizin balkonu genel olarak hep küçük olur ya şehirlerde. ben şahsen yaşadığım şehirdeki balkonları çoğunlukla geniş gördüm, ancak örneğin Eskişehir'de yaşadığım sürede de, oradaki balkonları değerlendirecek olursam ciddi manada küçüktü, muhtemelen küçük iskender burada tam olarak o boyutlarda balkonları kastetmektedir diye düşünüyorum. zihninizde daha iyi canlandırma yapabilmesi adına bu örneği vermek istedim. balkon örneği gerçekten şahane. neden derseniz, yine bunu kendisi açıklamış şiirin bir diğer kısmında, "balkon sefası". evet balkonda hepimiz gerçekten manzaraya karşı güzelce kahvemizi, çayımızı yudumlamak isteriz değil mi, bazen kitabımızı açıp okumak, ardından balkonumuzu güzel çiçeklerle vs süsleriz bir şekilde. ama tabii en önemli nokta, sığdığı kadar işte. sığmazsa ne yapacağız?

yani bir balkon size küçük geldiğinde ne yaparsınız, ya da genel anlamda bir ev size küçük geldiğinde ne yaparsınız? ne zaman küçük gelir bir ev? örneğin, ev içerisinde yaşadığınız insan sayısı çoğalır ve o ev size o zaman küçük gelir. zira balkon da öyledir, o kadar çok zevkiniz, hobiniz gelişmiştir ki, artık balkondan taşacak duruma gelmiştir.

bu durumda hani genel olarak çok da imkanımız yoksa başka bir odayı, balkona katmak gibi, hani belki bilmiyorum evin durumunu da. imkanlar dahilinde yapılabilirse pek de problem yok. ama işte buradaki asıl sözcük de imkan, imkanlar.

şiirdeki balkon ve buna destek nitelikteki ev örneğinin iyi anlaşıldığını düşünüyorum.

şimdi gelin bir de bunu yine şiirdeki diğer kısma özel değerlendirelim, asıl nokta balkon değil, ev değil, asıl nokta şu. balkona nasıl bazı zevklerimiz sığmıyor duruma geliyorsa, yaşadığımız coğrafya için de aynı şeyler geçerli. neler sığmıyor peki küçük iskender'e göre? "kültür mozaiği, hümanizm, özgürlük" bunlar ne kadar da önemli şeyler değil mi? zira kültür mozaiği, tarih yahu. tarih dahi sığmıyor, hani bunda sadece kültür mozaiği örneği de vermeyelim. çünkü eminim siz de görmektesiniz, ülkemizde tarihi eserlere yapılan restorasyonları. buna dair örnekler verip konuyu uzatmam anlamsız kaçacaktır, ama olmuyor işte. o tarihi eserin "tarih" kısmına, o harika dokusuna, güzelliğine zarar vere vere restore ediliyor. neden çünkü sığmıyor işte, olmuyor. tarih maalesef kitaplardan, profesörlerden, bilim adamlarından, öğrenilmedikçe dizilerden öğrendikçe, hiçbir şey olmadığı gibi olmamaya devam da edecek. 

hümanizm. bu zaten sırf başlı başına uzun uzun yazılar yazılacak konulardan biri. ama kısacık yazacağım işte. hümanizm nedir, insancıl. insanın değerini anlayabilmektir, bilebilmektir. insanın emeğinin karşılığını rahatlıkla sorgulayabilmesidir. hissedebilmesidir insanın, insanlığını, insan olduğunu. eğer hissedemiyorsa insan, gerçek bir insan olduğunu, unutup gidiyorsa, o coğrafyada hümanizmden söz etmek pek de makul değildir.

özgürlük. evet özgürlük. neyse işte.

ne diyor küçük iskender bize özetle, balkonunuzu değiştirin yahu. imkanı olanlar balkonunu bir şekilde değiştiriyor elbette. imkan meselesi zira, ben kendi açımdan örnek vereceğim. benim için çok da büyük bir balkona gerek yok. ben şahsen ülkemiz içerisindeki mevcut balkonlardan biriyle yetinebilirim, tabii değişimi sağlayabilirsem.

ama elbette ki ülkedeki balkonları sevmeyenler de olacaktır, zevkleri ülkemiz balkonlarına uygun olmayanlar olacaktır. e olmuyorsa da zorlamaya gerek yoktur canım, kendisini daha farklı bir ülkenin balkonunu almak için bir çaba içerisine getirmesi gerekir. ona uygun koşullar vs. o kişiler zaten bilirler hangi ülkenin balkonu güzeldir, o ülkenin balkonuna nasıl erişilir, hepsini bilirler, zira araştırır ve bilir onlar. ülkemizin aydınlık yüzüdür onlar. karanlık, ışıksız balkonlar içerisinde aydınlık sağlayan, birer aydın yüzlerdir onlar.

daha güzel balkonlarda yaşamak dileğiyle.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder