son 30 günde en çok ne okundu?

15 Temmuz 2022 Cuma

insan olmanın gerekliliklerine dairdir, birinci bahis



 

sizlere göre insan olmanın belli gereklilikleri var mı, öncelikle isterseniz sozluk.gov.tr ile, insan sözcüğünün anlamlarına bakalım

1. isim Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı.

2. isim Âdemoğlu, âdem evladı:
      "O yaşta insan hiç düşünmeden sadece yaşamaya bakar." - Haldun Taner

3. sıfat, mecaz Huy ve ahlak yönünden üstün nitelikli (kimse).

Türkçe diline ait sözlüğüe göre bu 3 anlama sahip. şimdi ben buradaki ilk ve son anlamlara bakacağım. sonra kendimizi bu anlamlar doğrultusunda bir değerlendirmeye alacağız. bakalım ne kadar insanız.

"Toplum hâlinde bir kültür çevresinde yaşayan, düşünme ve konuşma yeteneği olan, evreni bütün olarak kavrayabilen, bulguları sonucunda değiştirebilen ve biçimlendirebilen canlı."

konuşma yeteneği olan kısmına, ülkemiz adına çokça katılsam da düşünme yeteneği kısmına pek de katılamıyorum maalesef ki. zira klasiktir, biz ülke insanı olarak, hani elbette istisnalar var ama, istisnaları hariç tutuyorum. ÜLKE İNSANI OLARAK, BİREY OLMAYI ÖĞRENEMİYORUZ, BİZ SADECE TOPLUMUZ, BİREY DEĞİL. istisnalar hariçtir.

nedir birey olmak? gelin hadi onun da bir anlamına bakalım. kavramları öğrenelim önce.


1. isim Kendine özgü nitelikleri yitirmeden bölünemeyen tek varlık, fert:
      "Matbaanın bulunması, sanat ve kültür olaylarından tüm bireylerin nasiplenmesi yolunu açtı." - Aydın Boysan

2. isim Doğa bilgisinde türü oluşturan tek varlıklardan her biri.

3. isim, mantık Bir türün kapsamı içine giren somut varlık.

4. isim, ruh bilimi İnsan topluluklarını oluşturan, insanların benzer yanlarını kendinde taşımakla birlikte, kendine özgü ayırıcı özellikleri de bulunan tek can, fert.

5. isim, toplum bilimi Toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri, fert.

beş ayrı anlamı varmış ya, dile kolay beş anlam. hangisinden yola çıkacağımı bilemedim, birey olmak bu kadar kapsamlı bir şeyse demek. buradan mesela önemli kısımlardan birini şöyle gözden geçirelim. "kendine özgü nitelileri yitirmeden bölünemeyen" yani ilk başta ne olacak,kendimize özgü nitelikler. bunları da yitirmememiz gerek. bir diğer kısma geçelim, "kendine özgü ayrıcı özellikleri de bulunan". dikkat edilirse, yine aynı şekilde kendimize özgü nitelikler, özellikler olması gerektiği belirtilmiş. yani birey olmanın şartı bu. başka değinmek istediğim kısım ise şu, "toplumları oluşturan ve düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili nitelikleri toplum içinde belirlenen insanların her biri."

 


 

işte bu üç kısım üzerine konuşabiliriz.

 son kısımdan başlamak istiyorum, toplumları oluşturan bizleriz, yani bireyler. ama nasıl oluşturuyoruz, düşünsel, duygusal, iradeyle ilgili niteliklerimizle. yani bizi diğer insanlardan ayıran özellikler bunlar.  başkalarının kararı ile, toplumun kararı ile hareket edecek olursak zira, birey olamayız. şimdi kendimize soralım, yaşıyor olduğumuz toplum içerisinde, bazen bizi rahatsız eden unsurlar sebebi ile, toplumdan farklı özelliklerimizi ortaya koyamıyorsak, işte bu noktada kendimize birey demek, gerçek bireylere saygısızlık olacaktır diye düşünüyorum. çünkü birey olmanın niteliklerini taşımadan, kendimize nasıl birey diyebiliriz ki? zaten bu tarz insanların da birey olmaya dair fikirlerinin olduğunu ve bu konuyu umursadıklarını çok da düşünmüyorum. zira onlar bulunduğu toplumdan farklı düşünce dile getirmeyen, toplumu onaylayan, topluma ters düşen bir konuda hemen kaşlarını çatan, TOPLUMUN UZUVLARI HALİNE GELMİŞLERDİR. TOPLUM OLMADAN YAŞAYAMAZ, KONUŞAMAZ, HERHANGİ BİR KONUDA DÜŞÜNCESİNİ DİLE GETİREMEZLER.

 bakın burayı özellikle belirtmek istiyorum, elbetteki toplumları oluşturan bireyler. ama maalesef, diğer ülkeleri bilmediğimden, onlar hakkında yorum sunamayacağım fakat, ÜLKEMİZDE İNSANLAR BİREY OLMADAN, TOPLUMA KARIŞIYORLAR. toplumun bu şekilde oluşması ne kadar doğru? bir kere yukarıdaki anlama, yani yukarıda yazıldığı üzere toplum bilimine aykırı bir durum. önce birey ol, sonra topluma karış, toplumu oluştur öyle değil mi. ama yok, toplumun uzvu olup, insanlar birey olmayı unutuyorlar. bu şekilde sizce toplumlar gelişebilir mi? ben hiç zannetmiyorum, zira sürekli olarak aynı şeyleri tekrar eden toplumlarda birey olma kavramı gelişmedikçe, toplumlar da gelişemeyecektir. bu da bizi muasır medeniyetler seviyesine ulaştırma yolunda hep bir ayak bağı olacaktır. muasır medeniyetler mi dedim, ne kadar komik değil mi? daha birey dahi olmadan, muasır medeniyetler kavramına geçiş yaptım. bakın bunlar kademe kademe, önce insan olduğumuzun farkına varmalı, bu doğrultuda yaşayıp birey olmalı, ardından da muasır medeniyletler seviyesi gibi durumları düşünmeliyiz. bir anda fazla uçuş yaptım sanırım.

evet, bana göre sıralama yukarıdaki şekilde olmalı. insan olduğumuzu fark etmeli ardından da birey olarak farklılıklarımızı ortaya çıkarmalıyız. birileri yaptığımız şeyleri aykırı mı buluyor? cevabınız ne mi olmalı, "BEN BİR BİREYİM, BİREY OLMANIN GEREKLİLİKLERİNİ YERİNE GETİRİYORUM, PEKİ SEN BİR BİREY MİSİN?" kafası karışacaktır çokça, o kişi cevap bulana dek, siz oradan uzaklaşmış olursunuz zaten.

farklılıklarımız var çünkü bireyiz. farklılıklarımızdan dolayı endişe içinde olmamalıyız, kendimizi farklı özelliklerden dolayı dışlamamalıyız. zira toplumu oluşturan öyle veya böyle bizleriz. bizler toplumu oluşturan bireylerken, birey olmayanlar da yukarıda iki defa belirtmiş olduğum gibi, toplumun uzvu, başka bir şey değiller. toplum olmadan hiçbir şey yapamazlar.

birinci bahis bu kadardı, zira bu konu hakkında daha yazacaklarım mevcut, ancak bu yazı içerisinde daha fazla uzatmak istemiyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder