son 30 günde en çok ne okundu?

17 Kasım 2019 Pazar

CİNAYET SÜSÜ neden MÜKEMMEL OLDU



Ali ATAY isimli muazzam sanatçı şahsiyete ait üçüncü sinema filmi. en azından benim bildiğim kadarıyla açığa çıkan filmleri üç tane. limonata, ölümlü dünya ve en son olarak cinayet süsü.

bu filme dair, filmi eskişehir, espark avm'de gece seansında izlemiş biri olarak, salonun kahkaha istatistiğini söylesem dahi bu filmin bizlere ne kadar büyük ölçüde kalite sunduğunu anlamanız zor olmaz. filmi en arkadan daha geniş bir bakış açısı ile izlemeye gayret gösterdim. gece vaktinin bana sağladığı huzur, beraberinde bunu kendi karakterim ve sanata olan bak açımı da katarsak, filmi tek izleyişte gayet sevdiğimi belirtebilirim.

ben kesinlikle filmi izlemeden önce tat kaçıracak, filmin size vereceği o muazzam büyüsünü bozacak tarzda bir bilgi sunmayacağım. (evet, spoiler kullanmayı tercih etmiyorum) hatta bizzat filmin yapım şirketi taff pictures tarafından yayınlanan sahneleri dahi izlemenizi tavsiye etmem, çünkü bana kalırsa film bir bütünlüktür ve bu bütünlüğü bozacak bir sahneyi önceden izlemek, filmi izlediğiniz anda vereceğiniz reaksiyonu BÜYÜK ORANDA etkiler.

reaksiyon
* Tepki, aksülâmel. * Tepkime.

tepkime
* Tepkimek işi. * Birbirini etkileyen maddeler arasında ortaya çıkan olay, reaksiyon.

filmin türü "komedi/polisiye" şeklinde yer alıyor. ancak işin gerek komedi kısmı ülkemizin mevcut komedi filmlerine uzaktan yakından benzememekle beraber gerekse polisiye kısmı şimdiki polisiye olarak kendisini bize yansıtan ülkemizin muazzam derecede harika(?) olan filmleri ve dizilerine kıyasla alakasız derecede mükemmel. bu benim kendi yorumum, mükemmellik bir görecelik olduğundan, kişiden kişiye, izlenimden izlenime değişim elbette gösterecektir. ama ben yalnızca, ülkemiz açısından benzer türdeki filmlerle kıyaslıyorum ve bu kıyaslamada gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri olduğuna inanıyorum. yani tür açısından bir yorum yapmak gerekirse, özetle gerek komedi gerek polisiye anlamında bize mükemmel bir film yansıtıyorlar. hatta şunu belirtmek isterim, film genel manada, polisiye türü kısmı ile sizi sanki yalnızca bir film değil de içine çeken sürükleyici bir polisiye romanın sayfalarına götürüyor. filmi izleyince bu dediğimi daha da net anlayacaksınızdır diye düşünüyorum.

kullanılan müzikleri de gayet beğendim. hani öyle çok harika, olağanüstü diyemem elbette. zaten bu film beni diğer birçok açıdan yeterince tatmin ettiğinden çok da farklı müzik aramadım. gayet sahnelerde, sahnenin akışına uygun müzikler seçildiğini gözlemledim.

oyunculuklardan söz etmek gerekirse, filmde şu karakter çok iyi oynadı dersem bence bu filmin diğer karakterlerine haksızlık etmiş olurum. gerek feyyaz yiğit, gerek cengiz bozkurt, gerek binnur kaya ki rolünü muazzam şekilde yerine getirmişti. keza uğur yücel de gayet mükemmeldi. ki bununla birlikte filmde bulunan yan karakterler dahi işini muazzam yapmıştı. yan karakterlerde ben genel olarak bu kadar doğallığa önem verildiğini görmedim birçok izlediğim filmde. ancak bu filmde yan karakterler bile gayet iyiydi bu açıdan.

bir diğer konuya geçmek istiyorum. filmde evet küfürlü sahneler var, bakın ben şahsen gerek kendi yaşantımda gerek de izlediğim filmlerde küfürlü sahnelerden pek memnun kalan biri değilim. çünkü genelde küfürü çoğu insan hem gerekli gereksiz kullanıyor. hem de özellikle komedi filmlerinde bu artık çok sıradan ve yapmacık biçimde kullanılır halde. ancak cinayet süsü filminde kullanılan küfürler dahi olayın akışına uygun şekilde seçilmiş. yani, evet şu sahnede devamlı küfürlü konuşmalar ekleyelim de seyirci kesin olarak gülsün değil de; şu sahnede olayın akışına yönelik şu küfürleri yerleştirirsek hem absürt kaçmaz hem de seyirciyi bu açıdan güldürmeyi başarabiliriz, şeklinde düşünülerek yapıldığına inanıyorum. ki ben gerçekten küfürden nefret eden biri olarak bunu söylüyorum, kullanılan küfürler bana çok da yapmacık ve gereksiz gelmedi. olayın akışında açıkçası bulunmasa gerekli olan küfürlerdi biraz da, çünkü bu artık gerçek anlamda hayatın içinde olan bir eylem.

son adıma geçmeden önce filmin hikayesini ve vermiş olduğu mesajı değerlendirmem gerekirse, benim açıkçası en etkilendiğim ve harika bulduğum kısımlardan biriydi. bana sorarsanız, gerçekten kaliteli bir hikaye de arıyorsanız, bu filmi özellikle tavsiye ederim, ki ben bu filme gülme kısmını da geçtim bakın, gerçekten çokça güldüm, ama gülme kısmı dışında yalnızca o filmde bize verilmiş olan mesaj için bile tekrar gitmek istiyorum. yani bir defa gittim, ki ben bir filme sinemada iki kere gitmeyi düşünen biri değilim genel anlamda. ancak bu filme gerçekten ikinci defa gitmek istiyorum. çünkü hikayesi bana göre çok iyiydi, geliştirilebilir mi derseniz, elbette bu hayatta mükemmel olan şeyi dahi geliştirebilirsiniz, o yüzden her iyi film ne kadar iyiyse de geliştirilmeye açıktır bana göre. bu film de her ne kadar benim gözümde çok kaliteli olsa da, elbette geliştirilebilirdi.

son adımda şöyle bir şey yapmak istiyorum. filmin fragmanını izlediniz mi bilemiyorum, muhtemelen izlemiş olduğunuzu varsayıyorum, fakat eğer izlemediyseniz ve gerçekten kaliteli bir film olduğuna inancınız tam ise, Ali ATAY'ın tarzını ve diğer iki filmini de beğendiyseniz (ki ben henüz limonata isimli filmini izlemedim) altta filmin yalnızca özet kısmını okuyarak filme gitmenizi tavsiye ederim. bunu söylememin tek sebebi yukarıda da belirttiğim gibi, filme dair tek bir sahne bile, filmi izlerken alacağımız reaksiyonu etkiliyor. bu sebeple, aşağıya filmin özetini bırakıyorum.


  • "Cinayet Süsü, gizemli bir seri katil vakasını çözmeye çalışan cinayet büro ekibinin maceralarını konu ediyor. Başkomiser Emin, komiser Salih, komiser Asuman ve komiser yardımcısı Alaattin'den oluşan Cinayet Büro ekibi ilginç bir vaka ile karşı karşıyadır. Birbiri ardına işlenen cinayetleri araştıran ekip, hiçbir delil ve ipucuna ulaşamaz. Cinayetlerin gittikçe artması, basının ve halkın olayla fazlasıyla igilenmesi, buna rağmen ekibin hiçbir ilerleme katedememesi Başkomiser Emin ve arkadaşları üzerinde büyük bir baskı oluşturur. Bu sırada Emniyet Genel Müdürü, davanın çözümünde yardımcı olması için “suç uzmanı” Dizdar Koşu'yu Emin'in ekibine atar. Üzerlerindeki baskıdan dolayı iyice ezilen Emin ve ekibi, karşılaştıkları en tuhaf seri cinayet zincirini çözebilmek için her yönteme başvurur. Bu kedi fare oyununda katili mi pes edecektir yoksa polisler mi?"

filmin özeti yukarıda bulunduğu gibi. ben filmi beğendim, çok da kaliteli buldum. Limonata filmini izlemedim, fakat Ali ATAY'ın diğer filmi olan Ölümlü Dünya ile kıyaslarsam, ki o filmi de çok iyi bulmuştum. Bu film ondan birkaç adım daha ileride diye düşünüyorum. elbette ikisi farklı alanlarda iyi, doğallık anlamında ben Ölümlü Dünya filmini şahsen çok daha iyi buluyorum. Ancak genel olarak iki filmi kıyaslayınca Cinayet Süsü filmini birkaç adım daha ileride buluyorum. Bu sebeple Ölümlü Dünya filmini beğendiyseniz, Cinayet Süsü filmini de izlemenizi tavsiye ederim.

son olarak belirttiğim üzere, eğer fragmanı izlemediyseniz, benden küçük tavsiye, fragmanı izlemeden yukarıdaki özetle yetinmenizi tavsiye ederim. filmden daha çok keyif alacağınızı düşünüyorum.

mutlulukla kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder