son 30 günde en çok ne okundu?

30 Ağustos 2019 Cuma

son zamanlarda hangi KİTAPLARI neden aldım, neden KİTAP okuyorum?





kitap okumak size ferahlık getirir. evet, sonuna kadar buna inanıyorum. ne olursa olsun okuyun. size ferahlık getirir, yeni bilgiler katar, yeni hayatları görebilmemize olanak sağlar. eğer kitap okuma alışkanlığını henüz edinmediyseniz mutlaka bir-iki kitap ile buna başlamanız gerektiğine inanıyorum. bakın eğer şu bulunduğumuz yıllar içerisinde buna başlamazsanız ilerleyen teknoloji size bu imkanı hiç sağlamayacak.

evet doğru okudunuz. teknolojinin ilerlemesi aksine bizlere kitap almayı daha da kolaylaştırmış olsa da, insanlar kitaplardan daha da uzaklaşıyor. e-kitap denen bir furya ilerlemeye başlıyor, belki daha da ilerleyecek bilemiyorum. ama e-kitapları hiç kullanmadım hiç de kullanmayı düşünmüyorum. klasik olacak kesinlikle belki ama, gerçekten ben kitap kokusuna muazzam biçimde bağımlı biriyim. kitap kokusunu almalıyım, o sayfaları bizzat parmak uçlarımla çevirmeliyim. sayfalara küçük bir zarar gelmesin, yırtılmasınlar diye elimden geldiği kadar korumalıyım.

kitap okumak ayrıca hayal gücümüze gerçekten harikulade katkılar sağlar. ben uzun süredir Quentin Tarantino filmleri hariç bir film izlememekle beraber, televizyonda haber dahi izlemiyorum.çünkü artık ilgimi çekmiyorlar. neyse ki kendimi bu ilerleyen teknolojinin en azından bir kısmından uzak tutabildim. hayal gücümüze katkı sağlar, neden derseniz, örneğin kısaca düşünelim.

bir aşk romanı okuyoruz diyelim, ki aşkı gerçekten muazzam anlatan yazarlardan dinlemek gerek. böyle yapış yapış aşklar değil de gerçek aşkları anlatabilen yazarlar. orada televizyonda izlediğimiz gibi görseller karşımızda hazır değil. yani bunda görseli biz zihnimizde hazırlıyoruz. örneğin yazar iki yanyana olan aşığı anlatırken, bulundukları yere dair birkaç önemli detay veriyor ve siz hem o detayları zihninizde görselleştiriyorsunuz hem de eksik olan kısımları herkes kendi hayal gücüne göre tamamlamaya çalışıyoruz. bir puzzle gibi düşünebilirsiniz.farklı olan tarafı bunda eksik olan parçaları şahıslar kendi hayal gücüne göre oluşturuyor ve onları bir bir tamamlıyor. sizce de bu çok muazzam bir şey değil mi?

kitaplar bize bu dünyada yaşamamızı kaliteli biçimde sürdürebilmemiz için verilen en hoş hediyelerden biri olsa gerek. o yüzden bazen birinin doğum gününde, birine kitap almayı çok klasik ve banal

(banal:
* Herkesin kullandığı, herkesin anladığı.
* Bayağı, sıradan.)

bulanlara karşı bu sözüm. belki bir Tanrı veya başka bir güç bile bize bu dünyada kaliteli yaşayabilmemiz için kitapları hediye etmiş. bundan daha mükemmel bir hediye olabilir mi? hem de o kitabın hediye eden şahısta belli bir geçmişi varsa.

düşünsenize örneğin, yirmi-bir yaşındasınız(kendimden örnek veriyorum) yaklaşık on yıldır size ait bir kitap. eski olması bir yana, belli bir geçmişi var, çocukluğunuzdan bir anısı var. altını çizdiğiniz yerler veya altını çizmeye dahi kıyamadığınız(yine ben) sayfalar var. bu sayfaların bazısı yağmurda ıslanmış, bazısı yanınızda içtiğiniz bir çayın, kahvenin dökülen anısını saklıyor. hatta size önerim, böyle bir durum başınıza gelirse, o dökülen yere tam oraya bir not alın hemen. o günün tarihini, o anın saatini, dakikasını, saniyesine kadar oraya not alın. ama ne döktüğünüzü yazmayın. yıllar sonra belki bir gün açtığınızda onu anımsamaya çalışacaksınız. o anınızı. çok hoş bir şey değil mi gerçekten?

kitap insana hayal gücü kattığı kadar, gerçekten hoş anılar da biriktirmemizi sağlıyor. döktüğünüz şeyden dahi bir anı bırakmanıza imkan sağlıyor. şimdiki teknolojik aygıtlar öyle mi, biraz bir şey dökülse bozuldu mu diye tereddüt ediyor, mahvoluyoruz. elbette ben teknolojik aygıtlara düşman değilim, şuan sonuçta teknolojinin bir ilerleyişi sonucu bunu yazabiliyorum. veya telefonlar. ama konumuz bu değil işte.



belki bazı kitaplarda olabilir, son sayfasında kitaba dair notlar alabileceğiniz köşeler. mesela örneğin, okuduğunuz bir romanda çok etkilediğiniz bir cümleyi eğer o sayfaların altını çizmeye benim kadar kıyamıyorsanız, okuduğunuz kitabın son bir-iki boş sayfası da varsa, ki genelde benim denk geldiğim kitaplarda boş sayfalar gayet oluyor. bu sayfalara sıra sıra not alabilirsiniz. yine hatta tarih de atabilirsiniz. okuduğunuz tarihi atarsınız örneğin, etkilendiğiniz cümlenin bulunduğu yeri, bir sonraki kitabı elinize alışınızda bulabileceğiniz biçimde kendinize tarif edici örnekler bırakırsınız. örnek vermek gerekirse şu şekilde;

"26/05/2018 - Cumartesi:
68. sayfadaki ilk paragrafın son cümlesi."

kendinize bu tarz bir iz bırakırsınız ve yıllar sonra bu kitabınıza baktığınızda o etkilendiğiniz cümleyi veya kısmı yeniden okuyabilirsiniz. yaşamı güzelleştirmek gerek, böyle küçük şeyler hayatımızı daha güzel hale getirir. televizyonda izliyor olduğumuz şeyler önümüze konulan yemek gibi. evet genelde yemeği kendimiz seçebiliyoruz, hatta istediğimiz zaman yemeğimize ara verip istediğimiz zaman devam edebiliyoruz. ama kitap biraz daha yemeği kendisinin istediği gibi yapmak isteyenler için. kendinize has bir şeyler katabilmeniz için. kitap biraz daha sanatçılar için işte. içinde az da olsa sanatçı ruhunu barındıran insanlar için. kitaplar bu yüzden özeldir benim nezdimde.

(nezdinde

* Yanında.)

hayal gücümüzü geliştiriyor. kendimize bir sonraki yıllar için güzel anılar bırakabilmemize imkan sağlıyor. ve romandaki karakterler örneğin. birden fazla ve birbirinden farklı karakterin dünyasına misafir oluyoruz. onları yakından tanıyoruz. hatta şunu da görebiliyoruz. onlarda bir tutam kendimizden bir şeyler buluyoruz. mesela kitapta okuduğumuz bir karakter de hayat noktasında bizimle aynı yerde, birçok tercih arasında kalmış biri. tıpkı bizim gibi. sonrasında ne oluyor o bunların arasında bir seçim yapıyor, yani kısacası bize rehberlik yapıyor. bakın bu ne kadar hoş değil mi, okuduğumuz kitabın karakteri dahi bize rehberlik eden bir öğretmen gibi. 


televizyonda izlediğimiz karakterler genelde biraz daha gerçek yaşantıdan kopuk bana kalırsa. çünkü tvdeki karakterler genel olarak senaristler tarafından, en reyting getirilesi seçimi yapmak zorunda bırakılıyor. bakın ben burada senaristleri kesinlikle kötülemiyorum. aksine ülkemizde gerçekten en zor işlerden biri bu. ancak konunun dışında olmak istemiyorum. 

fakat kitaptaki karakterler bu konuda biraz daha şanslı, biraz daha özgür. çünkü kitaplar zaten diziler ve filmlere göre daha belli bir kesime hitap ediyor. o sebeple de böyle bir reyting kaygısı en azından diziler kadar çok olmuyor. daha çok gerçekçiliğe olanak sağlıyor kitaplar. 

kitaplar kısacası, özetle hayatımızı ve dünyamızı güzelleştiriyor. 

şimdi gelelim benim son zamanlarda almış olduğum kitaplara, henüz çok çok yeni olduğundan çoğuna başlayamadım zaten. fakat gerçekten araştırarak almış olduğum kitaplar. 

bunlardan biri EZGİ DURMUŞ 'un son kitabı olan İNTİHAR ORMANLARI. bu kitaba örneğin henüz tam bir başlangıç yapamadım. huzurlu bir an kovalıyorum. bir miktar da yağmurlu havaları bekliyorum. yanında kahve içilesi günleri arıyorum. fakat yine de tam başlayamasam da küçük bir başlangıç var elbette. ama küçücük... 

bunun dışında yakın zamanda dünya denilen gezegende bizlere muazzam eserler bırakan küçük iskender'den iki kitap. biri hasta hayat depoları olan, şahsen küçük iskender'e ait okuyacağım ilk kitap. bu eser ile küçük iskender'in ne kadar mükemmel yazmış olduğunu ve diğer şairlere oranla gerçekten net olarak görebildiğim bir özgünlük hali var. ikinci kitap ise, henüz başlamadığım, "kırık kadeh sineması iftiharla sunar". 

bunların dışında daha evvelden aldığım bir kitap, çok severek okuyor olduğum ALİ LİDAR'a ait olan, en son bastırmış olduğu "OLMAMIŞ KAHRAMAN EMEKLİSİ". şimdi bende şöyle bir durum var. kitapları ve dergileri gerçekten çok sevdiğimden. ne kadar uzun süre önce almış olsam da hep sonradan okuyabilmek için özellikle şiir kitaplarında yavaş yavaş okurum. hemen bitmesini istemiyorum. yaklaşık bir ay önce, yanlış hatırlamıyorsam ankara tren garı avm'den almıştım. oradaki nezih kitabevinden. genelde her seyahatimde, nezih kitabevinden bir veya iki kitap alırım. bir ritüel gibi oldu benim için. ritüel demişken ayrıca şunu belirtmek istiyorum, her ne kadar bu sözcüğü genel anlamda, hayatımızda sıklıkla, belli bir gelenek gibi yaptığımız şeyler için kullansak da, BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK ile kontrol ettiğimde şu anlamına ulaştım.

"rituel:

* Ayin.

birçok şey olarak düşünürdüm ama direk bu anlama geldiğini daha önceden hiç duymamıştım. BÜYÜK TÜRKÇE SÖZLÜK gerçekten sözcükleri net bir biçimde öğrenmemize çokça katkılar sağlıyor. özellikle yeni sözcükleri öğrenirken."

konudan sapmak istemiyorum dediğim gibi. ALİ LİDAR'ın en son bastırmış olduğu şiir kitabı. ve şiirlerin sanırım yüzde 80'ini okudum, gerçekten yirmi birinci yüzyıl şairleri arasında en sevdiğim kişi diyebilirim kendisi için. kendine has hoş bir tarzı var. bunu da her şiirinde net biçimde görebiliyoruz. aşkı da muazzam anlatıyor mesela şiirlerinde. kendisine bu güzel eserleri için buradan ayrıca teşekkür ediyorum. daha evvelden de, ALENGİRLİ ŞİİRLER isimli şiir kitabı ile tanımıştım kendisini, ne kadar hoş şiirler yazdığını ve hep yazacağını oradan fark etmiştim.

bu belirtmiş olduğum kitapları sanırım son bir ay içerisinde aldım hep, kütüphane gibi bir alışkanlığım çocukluğumdan bu yana hiç olmadığından, bir kitabı beğendiğim an direk satın alıyorum. ve yukarıdaki betimlemelerimden de anlamışsınızdır, kitapların benim için ayrı bir yeri var. ben onları okuyup öylece kütüphaneye teslim etmeye alışık değilim. o sebeple direk satın alıyorum. tabii size nasıl uygunsa o şekilde yapın bunu. okuyun her ne olursa olsun, hayatımız gerçek anlamda okudukça güzelleşiyor. şu büyük kalabalık şehirlerin gürültüsünden, iğrenç hava kirliliğinden sıyrılmamızı sağlıyor. sahi hava kirliliği bu kadar dünyayı sarmışken, nasıl oluyor da, okuyor olduğumuz kitaplarda bu hava kirliliğini fark etmiyoruz? 

tv dizilerinde biz her ne kadar istemesek de çevrenin kirlilği vs gözler önünde. ama bu güzel kitapları okurken bunu zihnimize bile pek getirmiyoruz. çünkü kitapları gerçekten hemen hemen hepimiz dünyanın kirliliğinden bir teneffüs olarak görüyoruz ve bunu yaşayabilmek için, negatiflikleri oldukça zihnimizin dışında bırakıyoruz.

daha birçok mükemmel kitaplar okuyacağımız ve daima yeni yazarları fark edebileceğimiz güzel günlere...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder