son 30 günde en çok ne okundu?
-
merhaba, sayın beni 5 yıldır takip etmekte olan değerli okuyucu, 5 yıldır çeşitli çeşitli yazılarımla kıymetli zamanını paylaştın, çok teşek...
22 Kasım 2022 Salı
neden çarmıha gerilirsiniz? çarmıha gerilmek neyin belirtisi?
7 Kasım 2022 Pazartesi
BEYİNDEKİ AKIŞKANLIKLAR vol1: arzularımıza ulaşmak için hazır mıyız?
3 Kasım 2022 Perşembe
aydın olmanın yaşanılan coğrafyaya göre beliren ruhtaki zararları
aydın olmak muazzam bir şey mi bilemiyorum, bunun üzerine ayrıca düşünülmesi gerek diye düşünüyorum. ancak aydın olmak yaşanılan coğrafyaya göre zorluklar içeriyor.
1. sıfat Işık alan, ışıklı, aydınlık:
Aydın bir oda.
2. sıfat Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver, entelektüel:
"Akşam gazetesi, yurt aydınlarıyla konuşarak bizde niçin yazar yetişmediğinin sebeplerini araştırdı." - Orhan Veli Kanık
3. sıfat Kolayca anlaşılacak kadar açık, vazıh (söz veya yazı).
peki yaşadığımız ülkeyi göz önüne aldığımızda, ülkemizi sözlüğündeki ikinci anlamı karşılacak insan sayısı sizce ne kadar?
şimdi varsayım üzerine, bulunduğunuz coğrafyadaki toplulukları, çoğunluktan azınlığa doğru sıraladığımızı düşünelim. öncelikle ilk sırada toplum geliyor, evet, düz toplum. her zaman, her fırsatta dile getirdiğim, kendini tanımayıp, yalnızca toplumun parçasını oluşturup birey olmayan kişiler. bu kısma yüzde 60 diyelim.
kilit nokta, ikinci sırada ise toplumun ne yazık ki örnek olarak gördüğü, belli bir bilgi birikim seviyesinde olup, ancak bilgi birikimini yalnızca kendi doğruları üzerinden değerlendiren, söz konusu başka bireylerin arzu ve mutlulukları olunca, bu hususta herhangi bir desteği bulunmayan, hatta yönetim sınıfında olduklarında çok daha büyük ilerlemelerin önüne geçebilecek bir, yaklaşık yüzde 30'u oluşturan bir kitle. bu kitlenin yaptığı tam olarak kendi doğrularını insanlara aşılayabilmek, bunu özellikle vurgulamak isterim, "kendi doğruları". gerçek manada doğru olup olmadığının hiçbir önemi yok. tabii bununla da bitmiyor, bu kesin her konuyu kendi istediği şekilde, kendi anlamak istediği şekilde anlayıp, yorumlama yapıyor. maalesef ki bu kitle her ne kadar bazı konularda bir şekilde insanları iyi manada yönlendirebilse de, bu kitlede de genelekten beslenme durumu mevcut olduğundan, yine yaşanılan coğrafyanın güncel hale gelmesinde pek de fayda sağlamayacak bir kesim olmaktadır.
şimdi de sırada son olarak, konunun temeli olan ve bulunulan coğrafyada yüzde 10'u oluşturan aydın kesime gelelim. aydın insanların, aydın bireylerin farklılıkları nedir, okurlar, öğrenirler, okuyup öğrendiklerini yaşamlarına uygularlar, güzel bir insan olabilme çabası içerisine girerler. yani özetle, en özeti ülkemiz sözlüğünde yukarıda yazılmakta olduğu şekliyle kabul edilebilir.
peki örnek vermek gerekirse, siz bir aydın olsanız, toplumun yüzde 60'lık bir kesmi, maalesef ki bilgiyi, kendi doğruları için kullanmakta olan yüzde 30'luk kesme tabi olan bir coğrafyada yaşamayı tercih eder misiniz? bunu daha da açmak istiyorum, aydın olmak, doğru bildiğini açık açık yapabilme yürekliliğidir. doğruyu söyleyebilme yetisi, özgüveni içinde barındırır. coğrafyanın yüzde 90'ı bu durum içerisindeki döngüde aynı şekilde yüzyıllar boyu yaşama devam ettiği ve kendini güncelleyemediği sürece, bu yüzde 10'luk kesim nasıl mutlu olabilir? nasıl tatmin olabilir? nasıl huzursuz olmaksızın yaşayabilir?
böyle bir coğrafya içerisinde değil aydın olmak, birey olmak dahi o kadar zorlaşıyor ki; kendini tanımak, olmak istediğin gibi yaşamak, görünmek istediğin gibi giyinmek vesaire vesaire. böyle bir toplum içerisinde birey olmak dahi zor durumdayken, aydın olmak nasıl zor olmasın, yaşanılan coğrafyadaki aydınların beyin göçü yapmasının da temel nedeni aslında aydınca yaşayamamak değil midir? neden bu ruh hastalığı içinde yaşama çabası içinde bulunsunlar ki?
sizler diyelim ki a ülkesindesiniz, bir aydın olmayı da geçtim bireysiniz. kendinizi hemen hemen her anlamda tanıyor, biliyor, yaptığınız eylemleri anlamlandırabiliyorsunuz. elinizde fırsat var ise neden daha iyi imkanlara sahip olan b ülkesine gitmek istemezsiniz ki değil mi? bir birey olarak dahi bunun bilincinde olup, b ülkesine beyin göçü yapmak istersiniz muhtemelen. birey bu durumdayken a ülkesindeki aydın ve kendini tanıyan, bilen, mutlu olmayı amaçlayan, güzelliği amaçlayan azınlık kitlesinin b ülkesine beyin göçü yapmaması içten bile değildir.
peki ya beyin göçü yapmayıp, a ülkesinde kaldığında durum ne olur?
elbette ki yalnızlaşıyor, ülkede bireyler dahi yalnız durumdayken, entelektüel olan aydın insanlar nasıl yalnızlaşmasın? bir kere düşünce sistemi olarak hep dar pencereden bakan insanlarla aynı ülkeyi paylaşmaktan muzdaripler yani. psikolojik anlamda kendilerini sürekli yalnızlıklarından dolayı, toplumun diğer üyelerine kıyasla problemli bile hissedebiliyorlar. yani bu her bireyde ya da aydın kitlede olacak diye bir şey yok. ama gerçekten coğrafya olarak oldukça kendine kıyasla kötü bir yerde ise, işte o zaman kendisini toplum kıyasına göre, hastalıklı olarak değerlendirebilir diye düşünüyorum. eminim ki psikiyatristler ve psikologların hastaları arasında ülkemizin aydınlık yüzleri çokça mevcuttur. bu insanlar neden böyle yerlerde bulunuyor derseniz, bana kalırsa bunun en iyi cevabı da, kendilerini yalnız hissetmeyecekleri yerde olmaları diyebilirim. zira psikiyatristler ve psikologlar bir şekilde bizim toplum dışı eylemlerimizi, çok emin olmadan da istisnalar haricinde doğal karşılıyorlar bu da pek tabii güven hissi sağlıyor.
konuya devam ediyorum, a ülkesindeki aydın insan, aynı coğrafyada hayatını devam ettirmeye çalıştıkça ruhu daralacak, yaşamak eylemi zor gelecek, zira hayattan keyif alamıyor durumda olacak, hayattan mutluluk ihtiyacını karşılayamıyor olacak. bu insanı intihar eylemine kadar dahi sürekleyebilecek bir durum. bu yüzden aydın insanların farklı ülkeye, coğrafyaya gitmelerini çok doğru buluyorum. zira diğer türlü bunun sonu intihar, bunun sonu boşa kürek çekme.
aydın olmak zordur, hem de a ülkesinde yaşamaktaysanız. daha güzel coğrafyalarda, daha entelektüel bireylerle yaşayabilmek dileğiyle.
30 Ekim 2022 Pazar
norm-al olan nedir
1. isim, felsefe, toplum bilimi Yargılama ve değerlendirmenin kendisine göre yapıldığı ölçüt, uyulması gereken kural, düzgü.
2. isim Önceden belirlenmiş kalıp, düzgü.
25 Ekim 2022 Salı
monologyada yaşamak
bu defa monologluğa dair bir miktar cümleler karalamak istiyorum. monolog kelimesinin anlamı nedir? birçok anlamı vardır ancak benim burada üzerinde konuşacağım anlamı, kendi kendiyle konuşanlara dair olan anlam üzerine.
yazımın başlığı neden monologyada yaşamak?
monologya, muhtemelen bazı alanlarda kullanılmış bir kelime olabilir ancak ben bu kelimeye şöyle bir anlam vermek istiyorum. "kendi kendisiyle konuşanların diyarı."
evet, ben bu sözcüğe böyle bir anlam vermek istedim. TDK'nin web sitesinde de böyle bir sözcük olup-olmadığına baktım, sözlüğe göre böyle bir sözcük yok. o yüzden en azından şuan için rahatlıkla kendim böyle bir anlam katabilirim. monologya, aslında çoğumuzun bir şekilde içerisinde yer aldığı bir evren, bir diyar, ya da ne şekilde nitelendirirseniz. kendi kendinizle konuştuğunuz an, o diyarda bulunan insanlarla aynı yeri paylaşıyor oluyorsunuz.
peki monologyada bulunmak, kendi kendimize konuşmak bize ne gibi güzellikler katabilir?
bir konuyu elbette diyalog halinde bir ya da birden fazla insanla konuşup, tartışabiliriz. bir konu üzerinde muhabbet edebiliriz. peki kendi kendimizle olunca bu neden tuhaf karşılanıyor? ki bunu bir de özellikle kalabalık bir toplum içerisinde belirgin bir şekilde yaparsanız, oldukça tuhaf karşılanırsınız. ama aslında iki ya da daha fazla kişinin birbiri ile konuşması kadar normal bir durum.
buna dair şöyle bir soru cevap yapmak istiyorum, tek soru ve tek cevaptan ibaret. ardından cevaba dair açıklamada bulunacağım.
soru, monologyada zaman geçirmek bize ne katar?
cevap; öz, özgünlük, benlik, bize dair düşünebilme yeteneği, daha çok kendimiz olabilme yeteneği.
özümüzü ortaya ne kadar çıkarırsak o kadar çok bulunduğumuz topluma dair farklılıklar oluşturabiliriz, zira diğer türlü, bu konuda önceden bir yazımda da belirttiğim gibi, diğer toplum üyelerinden farkımız kalmaz. toplumda diğer toplum üyelerinden farkımız olmadıkça da, toplumumuzun ilerlemesini beklememeliyiz, zira kendisini sürekli tekrar eden bir toplumdan hep aynı sesler çıktığı sürece, farklı çıkan her ses kesilmek istenecektir, zira bunun da sebebi farklı çıkan seslerin azınlıkta olmasıdır. eğer toplumda farklı çıkan seslerin sayısı fazla olursa, herkes kendi öz benliği ile kendisinin özelliklerini ortaya koyarsa, işte o zaman farklılıklar içerisinde olan bir toplumda, herkesin de farklılıklara karşı olan "ses kesme" hissi azalacak, farklı çıkan sesleri normal sesler gibi duymaya devam edecektir.
yani aslında, burada anlattığım şeyin de temeli, monologyada bolca zaman geçirmekten geçiyor, zira monologyada kendi kendimizle zaman geçirmeyip, direkt olarak diyalog halinde diğer insanlarla iletişim kurduğumuzda, daha kendimizi tanımamış oluyoruz, kendimizi tanımadığımızdan dolayı da haliyle kendimizi, benliğimizi ortaya koyamıyoruz, bunlar da bir şekilde bizde bastırılan duygular olarak ortaya çıkıyor, belki de bu bizi zamanla psikolojik bunalımlara kadar da itebiliyor.
ama eğer ki kendimizi tanırsak, daha sağlıklı bir ruh ile toplumdaki yerimizi alabiliriz. yani buradan da, aslında monologyada çokça zaman geçirmenin psikolojik anlamda da ruhumuza iyi gelebileceği anlamını rahatlıkla çıkarabiliriz.
sonuç olarak toplumu oluşturan bizleriz, ben, sen o. bizler oluşturuyoruz toplumu. toplumun her bir parçasının aslında toplum için çokça önemi var. toplumun her bir azası, monologyada zaman geçirdikçe, kendini daha çok tanıyacak ve daha sağlıklı bir psikoloji ile toplum içerisindeki yerini alacak.
sağlıklı bir ruha, psikolojiye ve kendimizi tanıma erdemine erişmek istiyorsanız, sizleri monologyada kendinizle daha çok zaman geçirmeye davet ediyorum.
(erdem sözcüğüne dair hemen TDK'den anlamına bakalım, eminim ki biliyoruz, ancak anlamını bir de tam olarak görmüş, okumuş olalım.
1. isim Ahlakın övdüğü iyi olma, alçak gönüllülük, yiğitlik, doğruluk vb. niteliklerin genel adı, fazilet:
"Spor, alçak gönüllülük gibi bir erdem aşılar sporcuya." - Necati Cumalı
2. isim, felsefe İnsanın ruhsal olgunluğu.
evet, anlamı bu kadar.)
daha erdemli bireyler olabilmek adına, monologyada, sağlıklı yaşam diliyorum.