son 30 günde en çok ne okundu?

9 Nisan 2025 Çarşamba

herkesi edelim şikayet

 



şu an bu yazıya başlarken, müzeyyen senar'dan "kimseye etmem şikayet" isimli eseri dinliyorum. yazıya başlama düşüncem de bu şarkıyı dinlemem ile başladım. şarkıda ne diyor müzeyyen senar, hadi hatırlayalım.


"kimseye etmem şikayet, ağlarım ben halime."

adeta tüm zamanlardaki, insanın ve insanların, adaletsizliğe karşı içindeki atalet halini gözler önüne seriyor bu eser. kimseye şikayet etmiyorsun ve neticede ağlayan sen oluyorsun. olan sana oluyor.

şarkı şu sözlerle devam ediyor, sıra sıra sözleri açıklayıp ilerleyeceğim, sonrasında da geniş kapsamlı şekilde ele alacağım bu durumu.

"titrerim mücrim gibi, baktıkça istikbalime."

nedir mücrim, yanlış bilmiyorsam cürüm kökünden gelir arapça, cürüm nedir suç. mücrim de o fiili yapan, yani suçlu anlamına gelir. 

istikbaline, yani geleceğine baktıkça da suçluluk halinden titriyor. işte bunlar hep kimseye şikayet etmemesinden kaynaklanıyor.

eserde geçen farklı cümle içeren son kısıma da gelelim hızlıca.

"perde-i zulmet çekilmiş, korkarım istikbalime."

zulmet nedir, yine sözlükten hemen baktığımızda karanlık anlamına geliyor. ne anlatıyor, karanlık bir perde çekilmiş, buradan ne çıkarmak gerekiyor, ben şunu çıkarıyorum ki, gözlerinin önünde bir karanlık perde  var ve geleceğe bakmaktan korkuyor bu perdeden dolayı. yine temelinde kimseye şikayet etmemek kaynaklanıyor.

şimdi bu şarkının tüm cümlelerini irdeledik, anladık, olayı kavradık basit ve öze indirdik. şimdi denebilir, bu eserdeki, şarkıdaki, eseri yazan kişinin ne manayla yazdığı mühim, elbette ki öyle. o ayrı olay. ancak bazen olay da anlatılmak istenenden çok, anlaşılabilendedir. ben bu şarkıdan bir paragraf halinde bir özet çıkarsam şunu yazarım.

kimseye şikayet etmeyip yaşıyorsun öylece, her ne kadar adaletsizce durum varsa hepsine katlanıyorsun, yaşamayı umursamıyorsun. yukarıda en başta eklediğim fotoğraftaki kadın gibi, ne yapıyor kadın fotoğrafta. bir eliyle kendini boğuyor, diğer eliyle tuttuğu yazıda da, pankartta da türkçe mealiyle nefes alamıyorum diyor. yahu boğazını sıkarsan nefes alamazsın değil mi? hayattaki eylemlerimizle, adaletsizliğe karşı atalet halimizle; bu arada hemen atalet sözcüğüne de deyineyim. sözlüğe göre özetle tembellik demektir. karşıda bir adaletsizlik var ve biz o adaletsizliğe karşı tembellik yapıyoruz özetle. bu sebeple adeta kendi boğazımıza sıkıyor, nefes almamızı engelliyoruz. bu yaşamak değil, bu sürünmek. bu ölüme karşı bir sürünüş. sürüngenlik. sürüngene dönüşüyoruz adeta. bir sabah kalkacağız ve adeta kendimizi bir sürüngen gibi göreceğiz. böyle giderse. sonrasında da yıllar geçip gittikçe, her şey daha da kötüye gittikçe sürekli olarak kendini suçlayacaksın, suçlusun da. adaletsizliğe karşı atalet halini hem kişinin kendine hem de peşinsıra gelen insanlığa karşı bir suç olarak görürüm. suçlusun çünkü sürüngen olmaya dair tepkisiz kaldın, sustun. bu sebeple de gelecekten endişe ediyorsun. nihayetinde de o kadar sağır, o kadar kör bırakıyorsun ki kendini, evet bırakıyorsun, çünkü bunu kendi kendine yapıyorsun; o kadar kör bırakıyorsun ki kendini, gözünün önü belli bir zamandan sonra kapkaranlık oluyor. gelecekten korkuyorsun, geleceğinden korkuyorsun belki ülkenin geleceğinden korkuyorsun.

bu öyle bir eser ki, nereye çekersen çek, mükemmel bir eser. belki de anlayana mutluluk formülü. 

kimseyi etmem şikayet deme bu yüzden, önüne ne adaletsiz çıkıyorsa, elinden ne şekilde çaba geliyorsa o çaba haliyle herkesi ama gözünün gördüğü, kulağının duyduğu herkesi şikayet et. nereye edebiliyorsun, bağır, çağır. gerekirse o kişinin bizzat kendisine şikayet et, gerekiyorsa şikayet edebileceğin yerlere şikayet et. gerekiyorsa sokaklarda bağır, çağır, ama susma, ataletli davranma.