son 30 günde en çok ne okundu?

17 Haziran 2018 Pazar

insanlığa doğru ilerlerken, yürümeyi bilmenin önemi

"günümüzde insanlığın büyük bir kısmı, yolda yürümeyi bilmeyen insanlardan dolayı, hayatının yarısını yolda geçiriyor."

diye bir bilimsel veri sunamam size, yalnız ciddi anlamda bundan eminim ki, insanlığın büyük bir kısmı gerçekten yolda yürümeyen insanlardan dolayı zaman kaybediyor. Belki küçük belki büyük, ama bu sonuç olarak her gün artıyor.

yolda nasıl yürünmeyeceğine dair örnek vermek istiyorum. İnsanlık adına, çünkü şahsen bunun dersi bildiğim eğitim sisteminde yok.

- mesela hani 7-8 kişisiniz ya yolda. aynı sırada birden 7-8 kişi sıralanmak yerine grup halinde önden arkaya doğru sıralansanız, hem bir yeri basmaya gider gibi görünmezsiniz, hem de diğer insanlar da sizin arkanızdan hakaretlerde bulunmamış olur.

- sonrasında yolda bir yakınınızı gördüğünüzde lütfen yolu kapatmadan köşeye bir yere çekilerek sohbetinize devam edin, o an gerçekten çok acil bir işi olan olabilir, lütfen birazcık düşünerek hareket edin.

- yolda yürüdüğünüz sırada eğer çok gerekliyse de telefonunuza bakmanız, bir yandan da önünüze bakmanız sizin göreviniz. o an için hem bir direğe çarpabilirsiniz, hem de karşıdaki insana, hatta yol çalışması varsa daha kötü şeyler de olabilir...


2 Haziran 2018 Cumartesi

sanat nedir, nasıl yapılır ve birkaç sanat önerileri

eğer aradaki iki şiirimi saymazsak, ki şiirin kategorisini ayrı gördüğümden ben saymamayı tercih ediyorum, 3 ağustos 2017 tarihinden sonraki ilk yazım olacak.

sanat nedir sorusunun cevabını ben vermeyeceğim, nasıl yapılır sorusunun cevabını da aynı zamanda ben vermeyeceğim. fakat birkaç önerdiğim sanat önerileri ile sizlere bunları sunmak istiyorum.

tdk böyle diyor mesela;
"Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım"

buradan da anlıyoruz ki, sanat belli bir uygarlığa ve topluluğa hitap ediyor, sizce doğru mu? hadi biraz bu anlama değinelim. 

belli bir uygarlık veya topluluk, peki bunu belli bir uygarlık veya toplum yerine belli bir düşünce yapısı olarak değiştirsek nasıl olur? ki doğrusu da bu olmaz mı? bunu anlamak açıkçası çok kolay youtube'a girin. herhangi bir video açın, sanatsal bir video. yorumlardan anlayacaksınız. bir kısım bunun sanat olmadığını söylüyor, diğer kısım ise gerçek sanatın bu olduğunu savunuyor. madem sanat aslında kişiden kişiye göre değişiklik gösteriyor, peki o zaman sadece düşünceden mi ibaret?

aslında sanat, kişiye hitap ediyor diyelim. yani; ben tiyatroya gitmekten zevk alırım fakat sen almayabilirsin öyle değil mi? sana göre sanat bile değildir hatta, bu senin görüşün evet. ama onlara hakaret edemezsin, bu işin ayrı boyutu. onlar orada görevini icra eden kişiler. onlar orada kendilerinin belirttiği şekilde "sanat yapmak" için bulunuyorlar. 

belli bir gruba ayırmak gerekirse, bir şehirdeki tiyatrocular yaptıklarına sanat, tiyatroyu sevmeyenler sanat olmadığını vurguluyor ve sevenler ise bunu yüceltiyor. işi yapanlarla beraber 2-1 olduğunu göre bunun sanat olduğunu söylemek mi gerek?

ilk insandan beri bu tür şeylerle uğraşılıyordu, fakat onlar buna sanat demiyorlardı pek. taşları yonttular kimi tabak yaptı, kimi kaşık, kimi bir tekerlek, kimi heykel. kaşık ve tabak yemek yemeye yarayan bir araç oldu. tekerlek ulaşımı sağlıyor. heykel? ona da sanat dendi işte. ama o zamanlar buna isim bulunamamıştı işte, sonraları bunun sanat olduğu vurgulandı. hayal gücünden çıktığı ileri sürüldü. bana kalırsa hepsi sanat? onlar da bunu hayal gücüyle yaptı değil mi?

heykeli yapan kişi de belki tabağın veya kaşığın sanat olmadığını savunmuştu, ki muhtemelen öyle olmuştur diye düşünüyorum...

evet biraz uzaklara gittik, hatta çok çok uzaklara, bunun farkındayım elbette. sadece sanat ile ilgili küçük bir görüş sunmak istedim. buraya kadar eğer dediklerimi toparlarsak, sanatın belli bir uygarlıkla ilgili değil de belli bir düşünce yapısı ile ilgili olduğu düşüncesine geldik. düşünceler her zaman farklıdır sonuçta değil mi?

şimdi tdk'nın bir diğer tanımı;
 "Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık"

ah, ne kadar hoş değil mi. "üstün yaratıcılık". bu tanımı gerçekten sevdim. sanat olması için, burada bize sunulana göre şunlar gerekiyor; "duygu, tasarı, güzellik" ve daha birçok şey...

bunun temelinde de güzellik konulmuş. peki güzellik nedir mesela, her sanat güzel midir? kanlı bir sanat olamaz mı? quentin tarantino ile ilgili yazımı okuduysanız ve ek olarak onun filmlerini izlediyseniz göreceksiniz ki, kanlar içinde bir film var. gerçekten öyle. ama bu filmin veya oradaki sanatın kötü olduğu anlamına gelmiyor. aksine bu adam her filminde hemen hemen birden fazla ödül alıyor. kanlı bir sanat, demek kanın içinde de güzelliği sunabiliyoruz.

sanat nedir sorusuna birden fazla cevap verebiliriz açıkçası, çünkü gerçekten sınırları çok geniş, hatta bir sınır koymak bile yanlış olur. bir ayakkabı tamircisinin yaptığı şeye kadar her şey sanattır, benim bakış açımda bu böyledir, çünkü o orada kendi işini güzellikle sunmak isteyen biri.

sanatın tanımına her ne derseniz deyin? kanlı sahneler, güzeli anlatmak, doğruyu anlatmak, bir sevişme sahnesi vs. herhangi bir şekilde ortaya bir sanat çıkarabilirsiniz. ama ben burada bu küçük yazımı, birkaç sanatsal video ile sonlandıracağım.



mesela bu bir sanatsal devrimdir.


bu da sanatsal bir devrimdir.



ve şahsiyet dizisi de öyle...